Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesi, ayrımcılık yasağını düzenlemektedir. Söz konusu madde uyarınca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile tanınan hak ve özgürlükler herhangi bir şekilde ayrımcılık yapılmaksızın sağlanmalıdır. 14. madde bireyin sahip olduğu hangi tabiiyetleri nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulmasının yasaklandığını belirler. Bunlar cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum gibi tabiiyetlerdir. Ayrıca madde lafzında “gibi herhangi bir nedenle” ifadesi kullanılarak ayrımcılık yasağının kapsamının sayılanlarla sınırlı olmadığı ortaya konmuştur. Ayrımcılık yasağının sağlamış olduğu korumaya ek olarak ulusal azınlık haklarının korunması için “Ulusal Azınlıkların Korunması İçin Çerçeve Sözleşmesi” bulunmaktadır. Lakin Türkiye bu sözleşmeye henüz taraf değildir.
aaaAyrımcılık yasağını düzenleyen 14. madde, Sözleşme’deki diğer haklardan bağımsız bir hak tanımaz. Bu maddeye göre, sadece “bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma” bakımından ayrımcılık yasaklanmıştır. Mahkeme önüne getirilen şikâyetin dayandığı olaylar Sözleşme’deki haklardan en azından birinin kapsamına girmiyorsa, 14. madde uygulanamamaktadır. Ayrımcılık yasağının uygulanabilirliğine ilişkin bu sorun 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe giren 12. Protokol ile getirilen genel ayrımcılık yasağı sayesinde ortadan kaldırılmıştır. İlgili protokolün 1. maddesinde bulunan “hukuken temin edilmiş tüm haklar” ifadesi ile tüm haklar bakımından genel bir ayrımcılık yasağı öngörülmüştür. Türkiye bu protokolü 18 Nisan 2001 tarihinde imzalamış olmasına rağmen henüz onaylamamıştır. Bu sebeple de 12. Protokol Türkiye bakımından yürürlüğe girmemiştir. Dolayısıyla Türkiye bakımından ayrımcılık yasağı halen AİHS. madde 14 kapsamında değerlendirilmektedir.
aaaAyrımcılık yasağının bağımsız bir varlığının olmaması, bu düzenlemenin “özerk yorumuna” engel değildir. Sözleşme’deki bir hakkın ihlal edildiği iddiası tek başına ele alındığında, o hakkın ihlal edilmediği sonucuna varılabilir. Ancak aynı hakkın 14. maddeyle bağlantılı olarak incelenmesi sonucu, o hakka müdahalenin ayrımcılık oluşturduğu ve 14. maddenin ihlal edildiği sonucuna varılması mümkündür. 14. maddenin ihlal edilmiş sayılması için, Sözleşme’deki hakkın tek başına ihlal edilmiş olması şartı yoktur.
aaaAİHS’nin 14. maddesi bakımından AİHM’ye başvurmak isteyen bir kimsenin, öncelikle kendisine benzer ya da paralel bir durumdaki başka insanlardan daha farklı, daha az iyi davranıldığını kanıtlaması gerekmektedir. Başvuru sahipleri, şikâyet konusunun temel Sözleşme haklarından birinin kapsamına girdiğini ve söz konusu hakla ilgili olarak karşılaştırılabilir konumdaki bir kişiden daha farklı muameleye maruz kaldığını göstermek zorundadır. Bundan sonra ise sorumluluk, sözleşmeci devlete geçer ve devletin söz konusu muamele farkının meşru olduğunu kanıtlaması gerekir. Devlet farklı muameleyi haklı çıkarabilirse, söz konusu farklı muamele ayrımcılığa girmez.
aaaBazı yazarlar ayrımcılığı “de jure ayrımcılık” ve “de facto ayrımcılık” olarak ikiye ayırmaktadır. De jure ayrımcılık, mutlak eşitlik ile alakalı olup; doğrudan ayrımcılığa atıf yapar. De jure ayrımcılıkta kanun koyucu bir kişiye veya bir gruba farklı muamele yapılmasını meşru kılmıştır. Cinsiyete dayalı ayrımcılık üzerinden örnekleyecek olursak, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmemesi de jure ayrımcılıktır. De facto ayrımcılık, nispi eşitlik ile ilişkilidir. Herhangi bir muamele sonucunda ayrımcılık ortaya çıkıyorsa de facto ayrımcılıktan bahsedilir. De facto ayrımcılık hem doğrudan hem de dolaylı ayrımcılık sonucu ortaya çıkabilir. Zaten de facto ayrımcılıkta önemli olan, hâlihazırda somut olarak ayrımcılık içeren bir durumun varlığıdır. Dolayısıyla ayrımcılık tek bir çerçeveden değil, ihlalin gerektirdiği koşullara göre yorumlanabilmektedir.
aaa1959 yılından günümüze AİHM tarafından Türkiye hakkında toplamda 19 tane ayrımcılık yasağı ihlali kararı verilmiştir. Bu sayı toplam verilen ihlal kararlarının %0,37’sini oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere Türkiye hakkında verilen ayrımcılık yasağı ihlali kararı oldukça azdır. Bunun sebebi sözleşmenin normatif maddelerinden biriyle bağlantılı olarak 14. maddenin de ihlal edilmiş olduğunun ileri sürüldüğü davalarda asıl maddenin ihlal edildiği sonucuna varılmışsa ve ayrımcılık yasağı ihlal iddiası davanın “önemli bir yönünü̈” oluşturmuyorsa, mahkemenin çoğu zaman olayı 14. madde açısından incelemeyi gerekli görmemesidir.
aaaSonuç olarak ilgili verilerin ışığında AİHS madde 14’ün getirmiş olduğu ayrımcılık yasağının yüksek oranda ayrımcılığa karşı koruma sağladığı ve bu korumanın kimi ek protokol ve sözleşmelerle genişletilerek desteklendiği görülmektedir. Ve ayrıca bu olumlu gelişmeler ve istatistikler ışığında önümüzdeki yıllarda AİHM’e yapılacak olan ayrımcılık yasağı ihlali başvurularının azalacağını söylememiz mümkündür.
Kaynakça
1. Nalbant A., Doğru O., İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Önemli Kararlar 2. Cilt, Pozitif Matbaa, Ankara 2013
2. insanhakları.gen.tr/İHAS Açıklama ve Önemli Kararlar, Cilt 1, 2012
3. mfa.gov.tr/Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, İnsan Hakları, Ulusal Hedefler ve Gelişmeler
4. echr.coe.int/European Convention on Human Rights
5. fra.europa.eu/sites/default/files/fra_uploads/1510-FRA-CASE-LAW-HANDBOOK_TR.pdf/ Ayrımcılık Yasağı Hukuku El Kitabı
6. insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/02/24/Ayrimcilik_Yasagi_Egitim_Rehberi.pdf / Ayrımcılık Yasağı Eğitim Rehberi, Bilgi Üniversitesi Yayınları
7. l24.im/5s4t0/ Ayrımcılık Yasağı ve Eşitlik Konularında Sivil Toplum Kuruluşlarına Yönelik Bilinç Artırma Seminerleri, Ayrımcılık Yasağı Eğitimi El Kitabı Türkiye’ye İlişkin Arka Plan, Bilgi Üniversitesi Yayınları
8. Arslan, Y.G., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Bağlamında Ayrımcılık Yasağı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006
Comments